Manşet Üstü

MUMCULAR ÖLMEZ…

Yılın her ayında ölülerimiz var.

Ama Aralık-Ocak-Şubat ayları Türkiye tarihinde en kara acının yaşandığı aylardır. Çünkü yakın tarihimizde en çok ortak adi ‘faili meçhul’ olan siyasal cinayetler, kanlı suikastler bu aylarda gerçekleştirildi.

Necip Hablemitoğlu, Onat Kutlar, Hrant Dİnk, Uğur Mumcu, Gaffar Okan, Muammer Aksoy, Abdi İpekçi, Çetin Emeç bu ayların basın-demokrasi-özgürlük şehitleri…

Bugün ise, Türkiye’nin karanlıklarına ışık tutan Atatürkçü, korkusuz, yiğit devrimci, dürüst, namuslu gazeteci ve bütün diğer iyi ve erdemli insanlara yakışan sözleri hak eden Sevgili Uğur Mumcu’yu anıyoruz.

Araştırmalarına, düşüncelerine, fikirlerine karşı duramayanlar, bedenini bombalayıp parçalayarak ortadan kaldıracaklarını zannedenler,29 yıl önce bugün O’nu evinin önünde hunharca katlettiler.

Ancak katiller ve katillerin arkasındaki güçler, bunda başarılı olamadılar.

Mumcu’nun sadece bedeni ortadan kaldırıldı. Düşünce bir kez daha katledilemedi.

Açın bakın okuyun…Ekonomi-siyaset, sosyal yaşam, eğitim, sağlık aklınıza ne geliyorsa, bugünlerle ilgili hangi yazdığında, hangi öngörüsü ve tahlillerinde haksız çıktı ki Mumcu…

Uğur Mumcu bugünleri ta o günlerden gördü.

Bugünleri O’nun satırlarından okuduk, şimdi de yaşıyoruz.

Pek çok örnek var. Sadece bir kaçını yazalım.

Mesela…

Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye’deki uygulayıcı düzeninin siyaset-sermaye-din-cemaat ittifakı üzerinden kurulacağını,ulus bütünlüğünü ortadan kaldırmak için etnik kimlik üzerinden ülkenin parçalanıp bölüneceğini yazdı.

Silah kaçakçılığı, terör başlıklı makalelerinde, kitaplarında PKK’yı en iyi o tahlil etti.

PKK’nın aslında devletin kurduğu bir örgüt olduğunu, Öcalan’ın MİT ajanı olduğunu bilgi ve belgeleriyle O ortaya koydu.
Ermeni terör örgütü ASALA ile PKK ittifakını ondan öğrendik.

Liberal ekonomi adı altında ülkenin milli değerlerinin, cumhuriyetin bütün üretim ve istihdama yönelik kazanımlarının, limanların, bankaların, tarım ve hayvancılığın, doğal kaynakların emperyalizme ve onun yerli işbirlikçilerine peşkeş çekileceğini, bağımsızlığımızın ortadan kalkacağını yazdı.

Sonra O…Medyanın siyaset yoluyla zenginleşen burjuvazinin eline geçeceğini, böylece basında ahlak kavramının ortadan kalkarak güç merkezlerinin etrafında dönen, dönek, korkak, kaypak, yavşakların ‘gazeteci’ diye varlıklarını sürdüreceklerini yazmadı mı?

Kısaca Mumcu ölmedi, yaşıyor.

O da bütün fikir insanları gibi öldükten sonra söyleyeceklerini, ölmeden önce söyledi.

Şimdi kitapları, yazıları, fikirleri dilden dile nesilden nesle karanlıkları aydınlığa çıkarmak için mücadele edenlerin yoluna ışık tutuyor.

Ruhu şadolsun…

Not: Dilimizi kesmeye, kalemimizi kırmaya yeltenenler, bizi susturup yok etmeye çalışanlar, ekmeksiz, aşsız, işsiz bırakanlar,  zindanlarda sürenler bilmiyorlar ki; BİZ HALKIZ YENİDEN DOĞARIZ ÖLÜMLERDE..Korkusuzluk şanımızdandır. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir