İzmir’in Yunan askerleri tarafından işgalinin ve akabinde Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışının, Emperyalizme karşı tam bağımsızlık ve kurtuluş savaşımızın 100. yıl dönümünü anmaya hazırlandığımız bu günlerde, bir ilkler dizisi ve ilginçlikler yaşanıyor.
Kendilerine “Düşünceye Özgürlük Girişimi” adını veren bir gurup, üstelik de Ankara’da “Pontus Rum/Helen Soykırımının 100. yılı” adıyla etkinlik düzenleyecek.
Afiş ve yapılan duyurulardan anlıyoruz ki; panel, belgesel ve konuşmacıların amacı; Pontus Devleti hayallerini yok eden, Helen rüyasını sona erdiren Atatürk’ü, İnönü’yü, Kuvai Milliye’yi, Mustafa Kemal’in askerlerini ve onlarla birlikte hareket eden Giresun gönüllü alaylarını, Osman Ağa ve Hüseyin Avni Alparslan’ı, yani atalarımızı, dedelerimizi katliam yapmakla suçlamak ve katil ilan etmek.
Bu sadece bir provokasyon değil.
Bugüne kadar dışarıdan devletler üzerinden kurdukları ilişkilerle meşru olmayan kara ekonomik kaynaklarla ve lobicilik faaliyetiyle yürüttükleri mücadelelerini, büyük bir cüret ve patavatsızlıkla, hiçbir engelle, tepkiyle karşılaşmadan sınırlarımız içine taşıyorlar.
Milli Mücadelenin başkentinde milli mücadeleyi soykırım yalanıyla Türkiye’yi mahkum etmeye çalışacaklar.
İtalyanları, Fransızları, İngilizleri, leş kargaları gibi topraklarımıza üşüşenleri, İzmir’den başlayarak geçtikleri her yeri, Anadolu coğrafyasını yakıp, yıkan, vahşet ve katliamlarla halkımızı katledenleri, süngülerde sallanan bebeleri ve insanlık dışı mezalimleri unutmadık.
Onların yerli işbirlikçileri de vardı.
Karadeniz’de emperyalistlerin silah ve cephane desteğiyle, Pontus devleti kurma vaadiyle örgütledikleri ve bu topraklarda dostuluğu, kardeşliği birlikte yaşama kültürünü bitiren nifak tohumlar eken işbirlikçi çeteleri de unutmadık.
Giresun’da Türklerin paralarıyla Rum çocukları okusun diye yapılan Rum Mektebine İzmir’in işgalinden güç alarak asılan Yunan bayrağını unutmadık.
O dönemi karşılıklı yaşanan acılar olarak hatırladık ve tarihe gömdük.
Şimdi yine bir emperyal projeyle karşı karşıyayız.
Türk-Yunan halklarını yeniden birbirlerine düşman etmek istiyorlar.
Bu düşmanlıkla projelerini gerçekleştirecekler.
Bir türlü ispatlayıp belgeleyemedikleri Ermeni soykırımından sonra bir de Rum Soykırımı yalanıyla tarihimizi karalayacaklar, cumhuriyetimizi lekeleyecekler. Ardından taleplerine sıralayacaklar, hukiki dayanak, uluslararası destek arayacaklar.
Lozan’ın yerine Sevri dayatmanın koşullarını hazırlıyorlar.
Yaşananlara sessiz kalırsak, 100 yıl öncenin mandacılarından ne farkımız kalır.
Umarız bu etkinlik yasaklanır. Ama yasaklansa bile huylular huylarından vaz geçmeyecek.