GiresunManşet Üstü

PONTUS MEVZUSU

Fazla derine dalmayalım, tarihçilerin işine karışmayalım. Ama…

Trabzon Pontus Devleti’nin merkezi diye orada ve bu devletin sınırları içinde Karadeniz’de yaşayanlara ‘Pontuslu’ demek, ilkelliktir, ayrımcılıktır, ötekileştirmedir, nifak sokmadır ama en çok da cahilliktir.

Neyi kastediyorlar, Helenleri mi? MÖ. 301 yılında bir Pers hanedanı tarafından kurulan Pontus’u mu, MS.1204 yılında kurulan ve Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilerek son bulan Rum devletini mi ?

Karadeniz’in tarihinde sadece Pontuslar yok ki…Kolhlar, Driller, Mossinoikler, Halibler, Gaskalar, Hunlar, Kumanlar, Peçenekler , Akhunlar, Sabirler, Hazarlar, Bulgar Türkleri, Amazonlar, Kimmerler, İskitler, Sakalar, Oğuzlar, Cepniler, Lazlar, Tibarenler…Öncesi ve sonrasında coğrafyamızda yaşayan pek çok kavim, topluluk, ırk, din ve mezhep var.

Velev ki birilerinin 50-100 kuşak öncesinde soyuna Pontusluluk karıştı. Bu suç mu, ayıp mı? İnsanın karar veremeyeceği bir şey değil midir soyunun evreleri, ırkı, dini?

Muhaliflerini, siyasi karşıtlarını yaşadığı yörenin geçmişine göre Pontuscu veya bilmem neci ilan etmek, siyasetin malzemesi yapmak ahlaki değildir.

Ne yani…
Ankaralılara Hititli, Çorumlulara Hattuşaşlı,Hataylılara Klikyalı, Vanlılara Urartulu, Erzurumlulara Tiberenli, İzmirlilere Lyidyalı, Erzincanlılara Hurrili, Diyarbakırlılara Asurlu, Çanakkalelilere Truvalı; Ege’dekilere Yunanlı mı diyeceğiz?

Bunu diyenlerin, deme hakkını kendinde görenlerin kendi ırkı, dini, kavmi, etnik kökeni kesin mi?

Ne biliyor anasının, anasının, anasının anasının anası keçi otlatırken oradan geçen birisiyle…Tövbe estağfurullah!

Bu topraklarda soy üzerinden kin, nefret tohumu ekmek tutmuyor.   Ne çektikse bundan çektik.

Geçmişimizi, her türlü farklılıklarımızı zenginliğimiz kabul ederek barış, sevgi, hoşgörü, tahammül dilini kullananlar hep kazanmıştır, kazanacaktır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün uluslaştırdığı bu milletin bütün özelliklerini kabul etmeyenlerin sonu hüsrandır.

İnsanız, sadece insan.İnsan olmanın erdemlerini ve iyilik duygusunu taşımak ve yüceltmek hepimize düşen görev ve sorumluluktur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir