"Elçiye zeval olmaz" diyen, düşmanı bile arkadan vurmayı 'puştluk' kabul eden bir milletin ahfadıyız.
Bu nasıl bir hainliktir…Savaşta bile bu yapılmaz.
Kim, nasıl yetiştiriyor bunları?
Güvenlik teşkilatının içinde 'pislikler' daha temizlenmemiş demek ki.
Hep yazıyorum; ‘kripto hainler’ asıllarından daha tehlikeli diye…
Ama onları bulacaklar olanların da, yetki ve sorumluluk makamlarındakilerin de ‘kripto’ olmamaları, demokrasiye, cumhuriyete bağlı olmaları gerekiyor tabiki de. Türk milleti adına görev yapma bilinci taşımaları gerekiyor.
Ama nafile!..At izi it izine karıştı bir kere.
Senaryolara aktör bulup oynatıyorlar, ipini çeke çeke.
Olay, zaman, mekan, an belirleniyor, tetiğe basılıyor. Tıpkı bu suikastın Türkiye, Rusya ve İran dışişleri bakanlarının Suriye için toplanacakları günün gecesinde yapılması gibi.
Böyle bir anda ülkenin güvenliğinden sorumlu bir kurumun çalışanı, bir polis, gidip Ankara’nın göbeğinde, arkasında beklediği Büyükelçiyi vurup öldürüyorsa, herkes arkasını kollamalı.
Daha önce aynı Ankara’da Cumhurbaşkanı, Genel Kurmay Başkanı ve diğer devlet ricalinin arkasındakiler de FETÖ’cü çıkmadı mı?
Bylock üzerinden yapılan iddialara göre ise, Başbakan, önünü, arkasını, yanı, yöresini her tarafını kollamalı. Kılıçdaroğlu demedi mi, ‘Bakanlar, milletvekilleri var’ diye?
Partisinin en önemli isimleri Hoca efendinin elini eteğini öpmek için okyanus ötesine gittikleri, ‘turistik gezi düzenleyip başkalarını da götürüp aynı ‘ayini’ yaptıkları bilgili, belgeli, fotoğraflı, tanıklı ortaya çıkmadı mı?
Neyse, uzatmayalım…
Bu suikast çözülecek mi?..
Yoksa uçak düşürülmesi olayında olduğu gibi diplomatik pazarlığın bir parçası olarak kullanılıp bir tarafta bekletilecek mi?
Hatırlayın, dönemin Başbakanı Davutoğlu “uçağın düşürülmesi emrini bizzat ben verdim” demişti de sonra çark edip ‘FETÖ yaptı’ dediler.
Hala bu olayın ayrıntıları karanlıkta.
Bu suikast için de ‘FETÖ’cü değip işin içinden çıkılmamalı.
Denemez de…Çünkü neredeyse teşkilatın tümünü attılar, yenilediler.
Sonra adam galiba El Kaide filan sloganları atmış, Arapça bağırmış.
Kafa karıştırmak için belki; ‘Halep’ demiş, ölmeye geldiğini haykırmış. Tam bir profosyonel gibi davranıyor.
Putin de yemez. Elinde ne varsa daha ilk anda "emri kimin verdiğine bakmak lazım" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da Putin de galiba güvenmediler ki, suikastın araştırılması, soruşturulması iki ülke tarafından kurulacak heyetle yapılacak. Bizim savcılarımız, hakimlerimiz, güvenlik ve istihbaratımıza onlardan da takviye yapılacak.
Evet, kim çıkacak bakalım altından?
Türkiye'de uyuyan hücreler, ajanlar, pravakatörler, FETÖ, PKK, Dahiş, Dehaşkapece,El kaide, El Nusra bilmem ne, ne tür hain ararsan hepsi var.
Biri çıkar, ama ‘emri kim verdi’ bu önemli.
Bence ülkemiz için hiçbir zaman hayırlı rüya görmeyen emperyalizm ve onun yerli işbirlikçileri diye bir kavramı telaffuz etmeliyiz.
Onlar yaptırmıştır. Suçlu Emperyalizmdir.