Manşet Üstü

SEKA YAZILARI-3

SEKA..BİR PEŞKEŞ HİKAYESİ

Mehmet İzmen (Tarım, Ulaştırma ve Savunma Eski Bakanı) ve Hayrettin Erkmen (Çalışma, Ticaret ve Dışişleri Eski Bakanı)…

Nur içinde yatsınlar, mekanları cennet olsun. Onlar kendini değil, kentini düşünen iyi siyasetçiydiler.

 

Uzun yıllar bakanlık yaptılar. Genel başkanların Giresun’a verdiği önemin kanıtıydı bu. Göğsümüz kabardı.

 

Giresun onlar zamanında çok sayıda hizmet aldı. Liman, Seka, Sahil Yolu, EFİT, gibi projeli- ödenekli dev devlet yatırımlarını onların sayelerinde gördük. Ama SEKA bir başkaydı.

 

SEKA Aksu Kağıt Fabrikası 1970 yılında, onların sayesinde 32 milyon dolar harcanarak şimdiki yerine, 780 dönüm arazi üzerine kuruldu. 8 mgw’lık enerji santrali, 125 adet lojmanı, bin 500 kişilik çalışan kadrosu ve yıllık 82 bin ton gazete kağıdı üretim kapasitesi ile Giresun için dev sayılacak bir sanayi tesisi olarak faliyetlerini sürdürdü.

 

SEKA Giresun için, iş ve aş demekti. Bu sayede yokluk çekmedik ve yoksul olmadık. Kamyoncu, lokantacı, fırıncı, bakkal… Kentteki herkes, iş kolu ne olursa olsun bütün esnafın da, orman köylüsünün de karnı doydu. Hepsinden de önemlisi SEKA, bir prestij kurumumuzdu. Okul gezilerinde öğretmenlerimiz ta köyden, Lütfü ve Emür amcanın minibüsleriyle getirirlerdi. İlk kez dev makinaları ve onlardan çıkan selülozu görmüştük. Alınteri ve emeği orada tanımıştık.

 

Sonra ne oldu… Birileri geldi. Önce makinalar sustu. İşçiler yollara düştü ‘yapmayın’ dediler. Dinletemediler.

AKP iktidara gelir gelmez değer tespit raporlarında 40 milyon dolar değer biçilen fabrikayı 3.5 milyon dolar karşılığında ‘Milli Görüş’ün Milli Gazetesi’nin yan kuruluşu olan Milda’ya sattı. Özelleştime adı altında o canım fabrika yandaşlara peşkeş çekildi.

Sonra…

 

Fabrika çalıştırma zorunluluğu ile satıldığı halde doğru düzgün çalışmadı, çalıştığı dönemde de Tedaş, SSK, Maliye, Belediye, Vergi Dairesi ve işçilere olmak üzere toplam 23 milyon dolar tutarında borçlandı ve bir kez daha kapatıldı.

Şimdi de fabrikanın makinaları bir hurdacı tarafından sökülerek parça parça götürülüyor. Herkes de bakıyor.

Arada sırada arsayı imara açma pazarlığından bir sonuç alamayan CHP’den bazı çatlak sesler geliyor, o kadar.

Kim neden korkuyor?

 

Bu ölü kentin nabzı neden atmıyor?

 

3 kuruş alacağı olduğu zaman esnaf hakkında anında icra takibi ve haciz işlemleri başlatan devletin kurumları da bakıyor. Sanki gözlerine bant çekilmiş gibi. ‘İşlem yapmayın’ diyen ve taa başından beri bu işi takip eden bir siyasetçi mi var?..

Peşkeşde sınır yok ki…

 

Şaşırmıyoruz; adamların görüşleri milli. Aynı tavanın balıkları, tabi ki birbirlerini koruyacak ve kollayacaklar. Ve kendi cemaatlerinden olmayanı ezecekler. Etmediklerini bırakmayacaklar. Canından beziderecek kadar zulüm edecekler.

Örnekleri çok. Onları da yazacağız. Dolayısıyla bu yazı burda bitmedi. Devamı var.

Başkasını bilmem ama benim gücüme gidiyor…Yazık; İzmenlerin, Erkmenlerin kemikleri sızlıyor. Onlara rahmet… Memlekete tek çivi çakmayanlar onların çaktığı çiviyi söküyor. Onlara da lanet…

*                     *                      *

Giresun’da iki önemli özelleştirme yapıldı. SEKA ve Süt Fabrikası. SEKA bir özelleştirme rezaleti olarak tarih oldu, oluyor.

Süt Fabrikası ise en iyi özelleştirme örneği. Sağolsun Öner Hekim, çalıştırma şartı olmadığı halde Hekim Süt’ü yoktan varetti, yarattı.

Şimdi Hekim Süt Giresun’un son kalesi. Son tüten bacamız.

O da çökerse, bacaları bir gün tütmez olursa, bunun bedelini de herhalde bu dönem görev yapan siyasetçiler öder.

Tıpkı SEKA’nın bedelini ödeyecekleri gibi.

Tarihe geçmek iyi de, ne olarak geçildiği önemli.

 

(15 AĞUSTOS-2010)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir