UFUK KEKÜL
Giresun İl Özel İdare Genel Sekreteri Hüseyin Taşkın’ın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından görevden alınarak yerine mülkiye müfettişi Selçuk Aslan’ın atanması sonrasında oluşan sorular yanıt bekliyor.
En çok merak edilen; Nurettin Canikli döneminde bu göreve getirilen ve o dönemden sonra idarenin yaptığı bütün işlemleri bilen ve adeta ‘sır küpü’ olarak tanınan Taşkın, idari veya adli bir soruşturma sonucunda mı, sadece Bakan Soylu’nun tasarrufu ile mi, yoksa Ak Parti’deki iç hesaplaşmanın bir sonucu olarak mı görevden alındı…
Hüseyin Taşkın, Giresun Valiliği ve görevden alınacağı söylenen meclis başkanı Ahmet Şahin suskunluğunu koruyor. Muhalefet de her zamanki gibi, bildiğiniz gibi. Bu olağanüstü durum ‘normal’ karşılandı.
İlk yorumlu ve şaşırtan açıklamalar ise Ak Parti Milletvekillerinden geldi.
YEŞİLGİRESUN GAZETESİ’nden Cavit Özdemir’e yapılan o açıklamaları okuyunca, uzun süredir tıpkı Giresun’da herkes gibi bu beylerin de orada ne haltar döndüğünü ve bildikleri gerçekleri nedense gizledikleri sonucuna vardım.
Mesela…Milletvekilleri, özel idarenin kötü yönetildiği fikrinde birleşiyor ve görevden almanın haklılığını çeşitli gerekçelerle savunuyor.
En ilginç değerlendirmeyi ise, Milletvekili Cemal Öztürk yapıyor. Öztürk, özel idaredeki sorunun geçmişten geldiğini ifade ederek “neşter vuruldu, devlet kontrolü ele aldı’ diyor.
Sabri Öztürk ve Kadir Aydın’da özel idarenin 2013 yılı sonu ile 2018 yılı sonu arasındaki süreçte çok kötü yönetildiğini söylüyor, mali yapısından ve borçlarından bahsediyorlar.
Hepsine birden topluca soruyorum:
Nedir bu geçmişten gelenler?
Oranın yakın geçmişinde sadece Taşkın yok ki..Önceli milletvekilleri var. Dursun Ali Şahin, Hasan Karahan, Harun Sarıfakıoğullar var. Mehmet Emür, Osman Öden, Murşit Gürel, Ahmet Şahin var. İyi de hangisi, hangileri bu milletvekillerinin bahsettiği ‘kötü yönetimin’ sorumlusu?
İhaleleri, alım satımları, bina satışlarını, kiralamaları, taş-kum satışlarını kim yaptı?
Limandaki bina nasıl oraya konduruldu.
Özel İdare eski binasının alım satım, el koyma ve sonra da belediye binası olma sürecinde neler yaşandı?
Teyyaredüzü’nde otel olarak yapılan ve 17 milyon bedelle ihale edilen 11-12 milyona yakın para harcandıktan sonra 7 yıldır atıl durumda bekletilen şimdi hizmet için kullanılan binanın sorumlusu kim?
Özel İdare’nin ayrıcalıklı, korunan kollanan müteahhitleri mi var? Her kurumdan FETÖ’cü hain çıktı da buradan neden çıkmadı?
Kamuoyunda konuşulan özel kaynakları özel kişilere kim aktardı.
1970 yılında 32 milyon dolar harcanarak 780 dönüm arazi üzerine kurulan, yılda 30 bin ton kağıt işleme kapasitesine sahip 1.000 kişinin çalıştığı Giresun’un gözbebeği, yüreği, her şeyi SEKA’nın kapatılmasını, defterdarlık kayıtlarına göre sadece fabrikasının değeri 40 milyon dolar olduğu halde, özelleştirme adı altında ‘‘yandaş’’a 3,5 milyon dolara satılmasını, sonra aynı yandaşın devlete 23 milyon dolar borç takıp, ‘battım’ deyip icralık duruma düşmesini, aynı tarihlerde fabrikanın mühürlü kapısından makineleri hurda diye çıkarıp 11 milyon 200 bin liraya satmasını, sonra da 68 milyon liraya nerden geldiği belli olmayan bir kaynağın, bilinmeyen bir miktarının, bilinmeyen kuruluşlara, kişilere ödeme yapılarak Özel İdare üzerinden geri alınmasını, sonra da kimsenin bilmediği bir protokolle TOKİ’ye devredilmesini kim ya da kimler sağladı?
Özel İdare 551 köyün hizmet makamıdır. Kul hakkını temsil eder. Öyle eften püften ama geçmiş dönemleri şaibe ve töhmet altında bırakan laflarla bu son durum açıklanamaz.
Kimse de kendini bu tablodan, sadece bir bürokratı sorumlu tutarak aklayamaz. Bir suç varsa suçlu tek kişi olamaz. Müdüründen amirine, şefine, özel kalemine yani söz ve kararda etkili yetkili, herkesi kapsayan bir organizasyon var demektir. Bu varsa ortaya çıkarılmalıdır.
Ben yazınca mahkeme koşuyor, allem-kallem edip dava kazanıyorsunuz… Bekliyoruz, bu sefer siz açıklayın, bu soruları yanıtlayın…Veya atanan müfettişe ne biliyorsanız anlatın.
Bakan Süleyman Soylu’nun başladığı işi yarım bırakacağını da sanmıyorum.
Her şey zaman gösterecek.
Sahi 22 Ağustos afetinin bu denli büyük zarar vermesinden, tahribat yaratmasından, can ve mal kayıpları yaşanmasından hiç mi kimse sorumlu değil?