Pek görüşlerine, ülkemize yaşattıklarına, Denizlere, Maraş’a, Sivas’a, Fatsa’ya, MC’lerine,İlksan’a, Susurluk’a, emperyalist politikalarına ve diğer yaptıklarına katılmayıp onay vermesem de, haklarımı helal etmesem de ondan sonra gelenlere bakıp bir kıyaslama yaparak düşündüğüm zaman Süleyman Demirel’in arkasından yine de kötü konuşmak caiz değil.
Zaten ölenin arkasından konuşulmaz. Kötü de olsa susulur.
Ayrıca insan yaşamı boyunca hep iyi değildir. Kötülük de olur yaşamında. Hele de yöneticisiyse…Türkiye gibi karmaşık bir ülkede Başbakansa…
Sonra…Demirel’in pek çok hizmetleri var. GAP gibi, ilimizin kalkınma ve gelişmesinde ciddi katkıları olan O’nun açtığı yeni yetme siyasetçilerin kapattığı SEKA gibi…
Ardından barajlar, yollar, fabrikalar bıraktı. Sanayileşme ve turizme O’nun katkısı yadsınmaz.
Değişik, renkli bir siyasetçiydi.
Hele de Anadolu’da çobanlık yaptığı bir köyden, gaz lambasıyla ders çalışıp, üniversite okuyup, sonra Türk siyasetinin tepe noktalarına yükselişinin öyküsü takdire şayandır.
Cumhuriyetin yurttaşlarına ne kadar eşit davrandığının kanıtıdır.
Sonra…Bizi hep gülümseten söylemleri. Mizahi yorumları. Basın özgürlüğüne saygısı…Nazmiye hanıma olan sevgisi…
Sonra bizler 1978 kuşağı O’nun hükümetlerinin uygulamaları nedeniyle O’na karşı olduk; laik,demokratik cumhuriyeti, insan hak ve özgürlürlüklerini O’na karşı savunduk,sayesinde devrimci-demokrat olduk.
Mesela ilk sloganım 75’lerde daha çocukken ‘Yahya’nın mobilya yolsuzluğuna’ dairdi.
Sonra… 12 Eylül’ün acılarını da birlikte yaşadık.
Sonraki yıllarda o dönemin anti demokratik uygulamalarına karşı farklı kulvarlarda ama ortak bir zeminde buluştuk. Konuşan Türkiye mücadelesine destek verdik.
O, son 20 yılında demokrat oldu. Haksızlıklara, hukuksuzluklar, insan hakları ihlallerine karşı durdu.Büyük bir evrim geçirdi. Kendisini bile eleştirdi. Mesela Cumhurbaşkanlığı dönemi tam bir devlet adamı vakurluğu içinde geçti.
Bir anıyla bitirelim…
Demirel’i 1995 yılında, Çankaya Köşkü’ne Giresun heyetiyle birlikte ziyarete gitmiştik.(Arka sağdan 2’inci benim).
Kimler yoktu ki…O zamanın milletvekilleri Yavuz Köymen, Burhan Kara, eski Bakan İbrahim Özdemir, İşadamı Öner Hekim, Hayri Bakıcı, İbrahim Yamak, Murat Cürgül,Hacı Özer, Rahmetli Belediye Başkanı Mehmet Larçin, Refik Çakır,Halil Biçer, Ahmet Yılmaz, Mehmet Yanbul, Prof.Dr.Akın Önbayrak…
Demirel bizleri dinledi. Pek değişmeyen sorunlarımızı, beklentilerimizi anlattık. Talimat verdi, söz verdi. O eşsiz hafızasıyla unutmaması mümkün olmayan muhtarları, köyleri, evleri, sokakları sordu.
1 saat süre sona erdi. Kapıya durdu Demirel, 35 kişi falandık. Herkes elini öptü.
Benim dışımda…
İçim el vermemişti elini öpmeye…Çok şaşırmıştı.