12 EYLÜL UNUTULMADI
*TBMM kapatıldı, anayasa ortadan kaldırıldı, siyasi partilerin kapısına kilit vuruldu ve mallarına el konuldu.
*Dernekler, siyasi partiler, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Halkevleri kapatıldı.
———————————————–
* 650 bin kişi gözaltına alındı.
*1 milyon 683 bin kişi fişlendi,
*Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
*71 bin kişi TCK’nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
*98 bin 404 kişi “örgüt üyesi olmak” suçundan yargılandı.
–
——————————————-
*7 bin kişi için idam cezası istendi.
*517 kişiye idam cezası verildi.
*Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı (18 sol görüşlü, 8 sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1’i Asala militanı).
*İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis’e gönderildi.
*300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
*171 kişinin “işkenceden öldüğü” belgelendi.
*Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.
*14 kişi açlık grevinde öldü.
*16 kişi “kaçarken” vuruldu.
*95 kişi “çatışmada” öldü.
*73 kişiye “doğal ölüm raporu” verildi.
*43 kişinin “intihar ettiği” bildirildi.
——————————————
*388 bin kişiye pasaport verilmedi.
*30 bin kişi “sakıncalı” olduğu için işten atıldı.
*14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
*30 bin kişi “siyasi mülteci” olarak yurtdışına gitti.
*937 film “sakıncalı” bulunduğu için yasaklandı.
*23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
*3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
————————————————-
*400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
*Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
*31 gazeteci cezaevine girdi.
*300 gazeteci saldırıya uğradı. ,
*3 gazeteci silahla öldürüldü.
*Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
*13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
*39 ton gazete ve dergi imha edildi.
* * *
12 Eylül; ABD ve AB Emperyalizminin Türkiye’yi ekonomik, siyasal, sosyal, toplumsal, kültürel, dinsel… her alanda değiştirme- dönüştürme çabalarının bir ürünü olarak, onların maşası generaller tarafından tezgahlanmıştır ve başarılı olmuştur.
Bunun kanıtı şu andaki Türkiye’dir.
33 yıl geçti.
Ama her şey daha dün, hatta bugün gibidir.
Yani süreç hala devam etmektedir, edecektir de…
Çünkü darbeciler yapabildiklerini yapmış ve diğer plan ve hedefleri daha sonraki döneme bir miras gibi devretmişlerdir.
Özal ve sonrasındaki güya sivil siyasetçiler ve şimdi de Tayyip Erdoğan, çağdaş evrensel değerlere sahip bir hukuk düzeni içinde demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla birlikte işler hale getirmemişler, insan hak ve özgürlüklerini geliştirmemişler, tersine darbenin kültürünü ve hukukunu kurumsallaştırarak korumuşlardır.
Özellikle baskıcı, şiddet içeren tarafını…
Ayrıca darbenin ürünü olan siyasi partiler yasası, seçim barajı, YÖK bu siyasetçilere koruma kalkanı, demokrasiye ise engel olmuştur.
Bunlar dışında hangi şeyi, ölçü olarak alırsanız alın, ülkemizde hiçbir şey eskisi gibi değildir. Ve her şey kötüye doğru evrilmektedir.
Ötekileri boşverin…
Cumhuriyetimizin değerleri, kurum ve kuralları, Atatürk’ün ilke ve devrimleri, tam bağımsız Türkiye ülküsü, üniter devlet yapımız, vatanın bölünmez bütünlüğü bugün tehdit altındadır, bazıları da ayaklar altındadır.
Yani darbe 12 Eylül’le başlamış ama sonu olmayan bir süreci kapsamıştır.
Yaşanılan bütün musibetlerin miladı 12 Eylül’dür. Ve hala bu tarihin yarattıkları ve yaşattıklarıyla yüzleşme ve hesaplaşma yapılmamıştır.
12 Eylülü sonlandırmak gerekir. Bu da ancak ve ancak demokrasi ile ve halkımızın ve ülkeyi yönetenlerin demokrasiye inanması ile mümkündür.
Kaldı ki başka inanacağımız bir rejim türü de yoktur…
33 yıl sonra bugün…Çok şey denebilir, bakıp bu ülkenin haline.
Ama en doğrusu; 12 Eylül’ün acılarını tüm boyutlarıyla yaşayanlara ve ölenlere bin selam olsun,faşizm kahrolsun..
Yaşasın demokrasi ve Cumhuriyet…