Gazze'deki İsrail ablukası ve işgali kalktı mı:Yok
Gazze Filistin toprağı oldu mu: Yok
İnsani yardımları istediğimiz gibi gönderebilecek miyiz: Yok.
İsrail diplomasi kurallarına göre resmi özür diledi mi:Yok
Mavi Marmara kurbanlarına İsrail devleti direk olarak tazminat ödeyecek mi: Yok
İsrail devleti Hamasla ilişki içinde olmamızı kabul etti mi:Yok
Biz bu anlaşmadan bir şey kazandık mı:Yok…
İlle de şu Mavi Marmara mevzusu var taktığım…
Hatırlayalım: Filsistin’e Gazze’ye yardım göndermenin bir kuralı vardı. İsrail gözetiminde, kontrolünde yardımlar Ashdod’a geliyor buradan işgal altındaki topraklara gidiyordu. Türkiye böyle yardımlar da yollamıştı. Ama şov yapılacaktı. Yöneticileri AKP yandaşı İHH aracılığıyla bu gemiye insanları canlı kalkan gibi doldurdu, 'Gazze'ye özgürlük filosu' yola çıktı, katılmak isteyen milletvekillerine de engel olundu 'saldıracaklar, ölürsünüz' diye.
Nitekim de öyle oldu. İsrail güvenliğini tehdit eden bu gemiyi silahlı operasyonla durdurdu. 9 kişi öldü, 54 kişi de yaralandı.
Başbakan Erdoağan bu olayı dış politika malzemesi olarak kullandı.
Ama nasıl?..
Bir taraftan ‘Vanminüt’ dedi, öteki taraftan askeri-ticari, sosyal ve siyasal ilişkilerini sürdürdü. Hem İsrail’le hem de neredeyse bütün dünya ekonomisini yönlendiren Yahudi lobileriyle.
Bu süreçte Bilal oğlanın gemileri ve İsrail’e seferleri de arttı.
Yandaş medya ise Erdoğan’ı kahraman, Ortadoğu’nun, İslam dünyasının halifesi, Müslüman mezalimine sessiz kalmayan dünya lideri olarak manşetlere taşıdı, yaladı, yuttu.
Türkiye’de olduğu gibi Giresun’daki yırttık dondan çıkar gibi her fırsatta ortaya zıplayan yalaka sendikacı, güya STK’lar da İsrail bayrağı yaktı.
Dünya liderinin politikasına destek olmak için meydanlara klozet konulup içine kokakola döküldü.
Ama Erdoğan hiçbir zaman İsrail düşmanı olmadı. İçe başka dışa başka davrandı. İsrail’den aldığı “Yahudi Cesaret Nişanı ve Beratı “nın hakkını verdi.
Olan da Mavi Marmara’da bulunan iyi niyetli Müslümanlara oldu.
Erdoğan şimdi onları ‘ İsrail’e edebiyle yardım götürmeyi kabul etmeyen’ kişiler diye suçluyor, yani edepsizler olarak saldırıyor. Ben ise Allahtan rahmet diliyorum.
Mavi Marmara tarihin sularına gömüldü. Şimdiki geminin adı.
Leydi-Leyla…
Güya İsrail özür dilemiş gibi, bir devlet gibi masaya oturup resmi, hukiki karşılığı olan bir anlaşma yapmışız gibi şovla, törenle, Ashdod Limanına. insani yardım götürüyoruz.
Türkiye aslandı, kuzu oldu.
Aktroller de cippan, cilve, cımbış meleşiyor.
Kimse sormuyor yahu bunu baştan niye kabul etmedik de onca şey yaşandı diye.
Aslında her şeyin suçlusu, neydi şu adı hani Kiziroğlu…Yok yok…Bişi oğlu, ha buldum; Davutoğlu…O suçlu ilan edildi bile.
Leyla’ya, bulgur, prinç, makarna, gıda ve giyecek ne varsa her şeyi yükledik.
Sadece günahlar Türkiye’de kaldı.