Orman Bakanı ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, bakanlığının bütçesi görüşülürken, “her ağaç kesilmeyecek diye bir şey yok” dedi ve ekledi:”Memleketin odun ihtiyacı var”…
Aslında bence memleketin her şeye ihtiyacı var da oduna ve her ağacı kesilecek odun gibi gören bir düşünceye sahip Bakana ihtiyacı yok.
Ama Bakan farklı düşünemez. Çünkü AKP, siyasi kültüründen kaynaklanan zihniyeti gereği canlıların doğal bir çevrede yaşaması gerektiği düşüncesini reddediyor.
Dolayısıyla rant ve talanı korumayı benimseyen bir partiden olunca Profesörlük ve diğer kimlikler, kişilikler, insani erdemler ikinci planda kalıyor.
Ağaç da vatan da onlar için kutsal değerler değil. Ağacı yaşayan bir canlı olarak değil, paraya eş değerde bir meta olan odunla kıyaslamaları bundandır.
Bu yüzden sınır, kural, yasa, çevre, yaşam alanı tanımadan geleceğimiz olan ormanlara, yeşil alanlara, tarihi, kültürel mekanlara acımasız bir vahşilikte saldırıyorlar.
Atatürk’ün kendi adıyla anılan Atatürk Orman Çiftliği’ne çoğunu kendi elleriyle diktiği binlerce ağacı 5 yaşındaymış gibi belge düzenleyip kestirerek ortasına bizi dünyaya rezil eden 6 katrilyonluk, üstelik de kaçak Cumhurbaşkanlığı Sarayı yapılmasını sağlayan da bu AKP zihniyeti değil mi?
Oysa ağaç varsa hava, su, toprak gibi yaşamın sürmesini sağlayan diğer elementler de var olur.
Bu nedenler ağaçlar vatanın en kutsalıdır. Uğruna ölünür.
Çünkü vatan sadece sınırları belli olan bir toprak parçası değildir. Üzerinde yaşanan, yaşayan her şeydir.
Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Kafkasya’da, Sakarya’da, Dumlupınar’da, Kıbrıs’ta, Doğu ve Güneydoğu’da ölenler sadece toprak için değil, o toprağın üzerindeki her şey için öldüler.
Gezi Parkı’nda ölenler de aynı duygu ve düşüncedeydiler.
Yırca’da köylüler zeytin ağaçlarını santrale kurban vermemek için bu nedenle direndiler. Validebağ’daki nöbet bunun içindi.
ODTÜ öğrencileri bunun için direndiler.
Daha henüz HES’lerin yaratacağı katliamın farkına varamamış olan Giresunluların duyarsızlığına inat yıllardır Rize’nin köylüleri Fırtına Vadisi’ni bunun için savunuyorlar.
Hopalı Öğretmen Metin Lokumcu bunun için şehit oldu.
Bu ülkenin yurttaşları ağaç sevgisini kutsal kitaplardan, öğretmenlerinden ailesinden ama en çok da Yalova’da zarar görmesin diye sadece bir Çınar ağacını taşıtan Atatürk’ten öğrendi.
Şimdi aynı Yalova’da kavşak için kesilen yüzlerce Çınar ağaçlarını görünce içim sızladı.
Üzüldüm….
Ancak CHP’nin bir ‘sosyal demokrat parti’ olarak çevreye duyarlılık üzerine kurulan politikasını, Yalova’daki o Çınar ağacı katliamıyla değiştirdiğini sanmıyorum. Çünkü orada bu partiye mensup bir yerel yöneticinin rant amacı taşımayan kusuru olduğu görülüyor. Valiliğin, Karayollarının da içinde olduğu bir suç zinciri var.
Ama ne olursa olsun, kaç ağaç kesilirse kesilsin CHP o yöneticisinden parti organları üzerinden bir çalışma yürüterek bunun hesabını sormalı ve böylece hem topluma, hem de partisine mensup diğer belediye başkanlarına da mesaj vermelidir.
Hemen her konuda AKP’ye benzemeye çalışan CHP’nin hiç olmazsa çevre konusunda bari bir benzerliği olmamalı.
Hazır yeri gelmişken soralım: 1.Derece Doğal ve Arkeolojik Sit Alanında korunması gereken Anıt Eser olarak tescilli Giresun Kalesi’ndeki teras adı altında yapılan beton inşaat için kesilen yüzyıllık çam ağaçlarının hesabını kim verecek?..
Dursun Ali Şahin denilen Vali’yi hatırlayalım ve bu konuyu daha sonraki yazıya bırakalım.