Manşet Üstü

Lozan…/Ufuk Kekül

LOZAN Antlaşması, Gazi Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Türk halk kurtuluş ordusunun emperyalizme karşı verdikleri bağımsızlık savaşının zaferinin tescilidir. Atatürk’ün, Garp Cephesi ve İnönü zaferlerinin komutanı İsmet Bey ve arkadaşlarının diplomasi dehasıyla emperyalist ülkelere kabul ettirdikleri bu antlaşmadaki, başta egemenlik ve bağımsızlık olmak üzere; her satırında belirtilen haklar, ulusumuzun Çanakkale’den başlayarak perçinlenen inanç ve direncini, şehit ve gazilerimizin canlarını, kanlarını temsil etmektedir.

Suriye, Irak, İran sınırı o antlaşmayla belirlendi, adalar, boğazlar sorunu o antlaşmayla çözüldü. Kapitalsyonlar kaldırıldı. Ekonomik, siyasi, adli, hukuki bağımsızlığımız a Lozan sayesinde sağlandı. Lozan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu anlaşması olarak kabul edildi.

İşte bu nedenlerle Lozan, Türkiye Cumhuriyeti’nin Tapu Senedidir

96 yıl sonra bölgemiz coğrafyasında yaşanan gelişmeler, emperyalizmin enerjiler üzerine çökmek üzere yürüttüğü paylaşım savaşları ve işgalleri düşünüldüğünde, Lozan’ın anlam ve önemi daha iyi anlaşılmaktadır.

Bu topraklarda ulus olarak varlığımızı sürdürmemizin yegane teminatı, Atatürk’ün bizlere miras olarak emanet ettiği laik demokratik cumhuriyetin tüm değerleriyle birlikte Lozan’ı da korumamıza bağlıdır.
Bir anlaşmadan da öte Lozan’ın taşıdığı uluslararası diplomasi ve bağımsızlık temelli dış ilişkiler politikası değerlerinden saptığımızda ülkemizin nasıl saygınlığını yitirdiğini son 20 yıldır görüyoruz. Özellikle Atatürk’ün belirlediği komşuların toprak bütünlüğünü tanıma hukuku ortadan kalktı. O ülkelerin işgaline jandarmalık etti Türkiye, liderlerini terörist, düşmanlarını kuvayi milliyeci, özgürlük savaşçısı gördü. Emevi camisinde namaz kılma hayaline kurban olduk, BOB eşbaşkanlığının bedelini ödedik.
Askerimiz bilmem kaçıncı paralelinin altında üstünde nöbet tuttu, şehitlerin kanı yabancı topraklarda kaldı.
Türkiye mülteci, göçmen, selefi kampına döndü. Sınır namusya, namus her önüne gelenin elini kollunu sallayıp geçtiği sınırsız bir çizgi oldu. Sokaklarımızı güvensizleştiren, ekonomimizi batağa sürükleyen işte bu ‘sapma’ ve eksen kaymasıdır.

Tam bağımsız ve demokrasisi güçlü bir Türkiye’yi ancak Lozanın özü ve ruhuna uygun davranarak, koruyarak kurarız. O ruhu beniseyenlerlerin yönettiği bir ülke refaha, huzura kavuşur.

Sevri yırtıp atanlar bize yolu gösterdi, sadece o yoldan gitmek kalıyor. Lozan’ın 101. yıldönümü kutlu olsun, bize miras bırakanların Ruhları şad olsun.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir