Siyaset, köken olarak arapça kökenli bir sözcük. At eğitimi anlamına geliyor. Seyis te buradan türeme. Aynı kavrama karşılık gelen Politika sözcüğü i
Siyaset, köken olarak arapça kökenli bir sözcük. At eğitimi anlamına geliyor. Seyis te buradan türeme. Aynı kavrama karşılık gelen Politika sözcüğü ise, Yunan kökenli. Yunanca’da ‘Polis’ kent devletlerine verilen isim. Politika sözcüğü bu anlamdan hareketle, kentlerin, ülkelerin,insanlarının yönetimini sağlayan kurallı düzenler, organlar kurma, biçiminde tanımlanıyor.
Bir de Yunanca’da Poli çok, Tik ise yüz anlamına geldiği ve politikanın mecazı anlamda çok yüzlü olarak kullanıldığı iddiası var. Ki bu anlam ülkemizdeki politika ve politikacı karakterine uyuyor.
Bizim politikacılarımızın bize gösterdiklerini dışında çok yüzü var.
Yurttaşlarımız o tip ve türdeki politikacılara inanıyor, güveniyor ve kendisini yönetmesine onay veriyor.
Son vakıanın ‘kahramanı’ Sinan Oğan’ın karakteri de bu tanıma denk düşüyor.
Sinan Oğan, akademisyen özelliğiyle Türkiye’nin sorunlarına çözüm öneren uslubü ve yaklaşımı, vatansever, milliyetçi duruşuyla farklıydı, yeni dönem, genç kuşak siyasetçilerinden birisi olma yolunda ilerliyordu. Özellikle Devlet beyin tüm doktorinleri, geleneği, kültürü ret eden teslimetçi çizgiye düşmesi, temsileyetten yoksun, sahipsiz kalmış ülkücülere önder, lider olma hedefindeydi.
Muhalif bir çizgideydi. Cumhurbaşkanı adaylığı sürecindeki desteklerin ve aldığı % 5, 7 oranındaki oyun izahı bu.
2014’den bu yana, TBMM’de yediği yumruğu, MHP’den iki kez ihraç edilmesini, kendisine yönelik saldırıları, 14 Mayıs seçim kampanyasında mevcut iktidar ve Erdoğan’la ilgili bütün sözlerini, eylemlerini, Suriye için izlenen yanlış politikalarla ülkemizi işgal eden ve güvenlik sorunu olan sığınmacıların memleketlerine gönderme sözlerini, iktidarı terörle ilişkilendirmesini falan bir tarafa bırakalım. Bunların tümünün özetleyen, “HÜDA PAR’la aynı sandığa bir ülkücüyü kessen girmez… Türk bayrağındaki ‘Türk’ ifadesini çıkarmayı talep eden HÜDA PAR’la Türk milliyetçileri nasıl yan yana gelebilir“ sorusunu soran bir Oğan, nasıl oldu da durup dururken bu tarafı bırakıp öteki tarafa geçerek Türk milliyetçilerini sattı, HÜDAPAR’ın sandığına neden girdi?
Siyasetçiler elbette ki fikirlerini, ideolojilerini, dünya görüşlerini, tutum ve davranışlarını, hatta taraflarını değiştirebilir. Ama bunu bir maddi temele oturtarak, kuşku, şaibe içermeyen, inandıcılığı olan bir teoriye dayandırarak yaparlar. Ancak böyle kabul görürler.
Sinan Oğan’ın ki böyle olmadı. İttifak ortaklarına ATA ittifakının bileşenlerine, yoldaşı Ümit Özdağ’a ve kendine oy veren seçmenlere sormadı, tabiri caizse ihanet etti. Siyasi geleceğini bitirdi. Siyasetçi, politikacı gibi değil, Poli-Tik’acı gibi davrandı. Orhan Veli’nin dediği gibi *kendi gitti ismi bile” kalmadı yadigâr…
Çok yazık!
Dolmabahçe’nin eşiğine kadar ayrı bir yüz, dışarı çıkınca ayrı bir yüz gördük Oğan’da. Öncesinde, sonrasında ve içeride ne oldu, muamma…
İddialar ve rivayetler muhtelif. Para, mevki-makam, petrol, şirketler, menfaatler, kasetler filan…Ben bunlara girmem, elde kanıt, somut bilgi belge yok. Ama Sayın Oğan’ın, Iğdırlı, Azeri kökenli bir ailenin evladı olmasından yola çıkarak; Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in isteği ile Erdoğan’la görüşmeye gittiği ve bu nedenle Cumhur İttifakı’na destek verdiği iddiasını önemserim ve vahim bulurum. İnanmak istemem. Çünkü eğer böyleyse ‘iki Devlet, bir millet’ ülküsüne, kardeşlik hukukuna zarar verilmiştir. Bunun açıklığa kavuşması gerekir. Türkiye’deki seçimlere dolaylı ya da direk olarak hiçbir ülkenin nedeni ne olursa olsun karışma hakkı yoktur.
Dost ve kardeş ülke Azerbaycan’la ilişkileri bir kişinin hırs ve ikbali için bozmaya kalkmak hadsizliktir. Buna en çok da Azerbaycanlı yurttaşlarımız karşı çıkmalı, gerçeği öğrenmek istemelidirler.
Oğan ötekileri değil, ama bunu çıkıp yalanlamalıdır. Susması kabul ettiği anlamına gelir.
Bu olasılığı bir tarafta tutalım…Belagatı yüksek, kendini ifade etme özelliği olan konulara hakim birisinin eline adete tutuşturulmuş bir kağıdı başını dahi kaldırmadan alalacele okuyarak , soru dahi almadan gitmesi ve 4 gündür tek bir kelam etmemesinin arkasında başka bir şey ararım.
Yakında kokusu çıkar.
Sonuç olarak; Sinan Oğan’ın saf değiştirmesi, ayrıldığı yere, katıldığı ittifaka, Erdoğan’a katkısı olmayacak, hatta Millet İttifakı’na yarayacaktır. Hele Ümit Özdağ’ın bugünkü açıklamasıyla Sayın Erdoğan kaybetme sınırına daha çok yaklaşmıştır.
Türk halkı tutarsız, ilkesiz, inançlarından kolayca vaz geçen, değişim, dönüşüm yaşayan, yönetme kabiliyeti olmayan liyakatsız birliktelikler kuran, siyasetçileri siyaset çöplüpüne mi gönderecek, yoksa ülkemizi mi yönetterecek?
Bekleyip göreceğiz.
COMMENTS